Homeopati Tedavisinin Süresi Ne Kadardır?
Homeopati, hastalık yoktur, hasta vardır prensibinden haraketle mevcudiyet göstermiş bir tedavi yöntemidir. Özellikle bu sebepten ötürü, her hastaya farklı remedi(çare) uygulanmasını öngörmektedir. Birden fazla hastalığın tek bir kaynaktan haraketle oluştuğunun savunulduğu tedavi yönteminde, hastanın esas semptomunun tespit edilip buna uygun iyileşme sürecine yönlendirilmesi hedeflenir. Homeopati tedavisinde belirli ve sabit bit süre yoktur. Tedavinin içeriği, semptomun belirlenmesi ve uygulanması hastadan hastaya değişiklik gösterebilir. Özellikle hastayı iyileştirmek için uygulanacak olan remedinin ne olduğu ve ne sıklıkla uygulanacağına göre süreç şekillendirilir. Homeopati tedavisinden yaralanmak için homeopatlara gidildiğinde herhangi bir tanıyla gidilmesi gerekmez. Çünkü homeopatlar için hastanın o anki durumunu, geçmişini, ailesi ile ilgili konuları, anne karnında iken Annesinin hamileliğinin nasıl geçtiğini, hangi yiyeceklerden, renklerden, giyim tarzından hoşlandğını yada hoşlanmadığını, gelecekteki arzularını bilmek dahi gereklidir. Homeopatide iki farklı tedavi yöntemi vardır. Bir tanesi Klasik Homeopati’dir. Maddeler tek başına kullanılır, kişiye özel tespit edilerek verilir. Amaç vücudu dengeleyerek soruna kökten çözüm getirmektir. Diğeri, Komplex Homeopati’dir. Bir hastalığa iyi geldiği düşünülen birden fazla maddeler vardır, bu maddelerin başta gelenleri karıştırılarak elde edilir, karışımlar farklı etken meydana getirir, bu klasik Homeopati’nin kuralları dışındadır. Homeopati’de ilaç çeşit sayısı üç bin üzerindedir; bunlar bitkilerden, hayvanlardan (deniz canlıları, arı, yılan zehri vb.), minerallerden, madenlerden, hastalık dokularından, kısacası doğadaki birçok şeyden yapılabilmektedir. Homeopatik ilaç yapılacak maddelerin mutlaka potansiyelleştirilmesi gerekmektedir. Homeopatik ilaç yapımını da Dr. S. Hahnemann icat etmiştir ve kendi yazmış olduğu, Homeopati’nin kurallarını maddeler halinde sıralayan “Organon” isimli kitabinda açıklamıştır. Homeopatik ilaç yapımında, ilaç sektörü Dr. S. Hahnemann’in kurallarını takip ederek üretimlerini sürdürmektedirler. Kronik hastalığa sahip olup düzenli ilaç kullanan hastaların, homeopatik tedavi ile iyileştiğini fark edilse bile, diğer ilaçları bırakmasına, aynı zamanda hastaya tedaviyi uygulayan doktorunun laboratuar ve teknik kontroller doğrultusunda onaylaması, karar vermesi uygun görülmektedir. Homeopati saniyeler içinde çalışabilmekte veya yıllarca sürebilmektedir. Her şey, koşullara ve kişinin “çalışmayı” nasıl tanımladığına bağlıdır. Genel olarak, gerçekten iyi bir çözüm; semptomları birkaç gün içinde, bazen günler içinde hafifletmeye başlayacaktır ve daha sonra aylar ve yıllar boyunca olumlu bir etkiye sahip olmaya devam edecektir. Sorunların şiddeti ve tarihi, genellikle gerçek tedavinin gerçekleşmesi için gereken süreyi belirlemektedir. Homeopathlar, hasta sağlığı ile ilgili eksiksiz (bütünsel) bir tablo oluşturmak için hastalarla çalışır. Bu, homeopat ve hastanın fiziksel semptomlar, duygusal iyilik hali, zihin durumu ve hasta için önemli olan diğer her şeyden konuşmasını içerir. Bu "semptom resmi" daha sonra bir çare ya da çareler ile eşleştirilir. Aslında yukarıda da belirtildiği gibi, homeopati tedavi sürecinin ne kadar süreceği; hastalığın ne kadar kronik (uzun süreli) olduğuna bağlıdır. Uzun bir süre boyunca kronik bir problemi (örn., az çalışan bir tiroid) olan bir kişinin, iyi ya da toplam sağlığa kavuşması birkaç ay, bazen yıllar alacaktır. Gıda zehirlenmesi, yaralanmalar, yanıklar vb. gibi akut problemlerde ise homeopati, birkaç saat içinde hatta saniyeler içinde yardımcı olabilir. Homeopatide ilaç seçiminde tek kıstas hastanın semptomları olduğundan, tedavinin başarısı büyük ölçüde hastanın kendi ile ilgili verileri doğru ve eksiksiz vermesine bağlılık göstermektedir. Kronik hastalıkta tedavi süreci yaklaşık 1-2 saat süren anamnez ile başlar. Hasta öncelikle tedaviye geliş nedeni olan şikayetlerini ifade eder. Ardından bedensel, ruhsal ve zihinsel diğer şikayetlerini, özelliklerini anlatır. Sevdiği, sevmediği ve dokunan yiyecekler, hava şartlarından nasıl etkilendiği, uyku ve rüyaları, şikayetlerin günün hangi saatlerinde arttığı, şikayetlerini nasıl tanımladığı vs. ile ilgili bilgiler verir. Bu verilerden belli başlı belirtiler sistematize edilir ve kişiye özel olan ilaç tespit edilir. Belirli aralıklarla kontroller yapılarak hastanın seyrine göre ya aynı ilaca devam edilir, ya da yeni eklenen semptomlara göre başka bir ilaca geçilir. Kronik tedavi uzun süre gerektirir. Bu tip durumlarda hastalığın süresi ile iyileşmesi süresi doğru orantılı olarak düşünülmektedir. Tedavi sürecinde söz edilmesi ve göz önünde bulundurulması gereken Hering Kuralları vardır. Homeopatik iyileşme; sondan başa (en son meydana çıkan hastalık en önce iyileşir), yukarıdan aşağıya (önce baş semptomları, sonra ör: boğaz, mide, kabızlık, vb, sonra ayak semptomları iyileşir). Kızamık veya yaygın ürtikerde lezyonların yukardan aşağıya geçmesi, çarpıcı olarak gözlenebilmektedir. İçerden dışarıya yani önce iç organ hastalıkları, en son deri hastalıkları iyileşmektedir. Akut hastalıkta ise o sıradaki belirgin semptomlar ele alınır, kişinin gözlenen özellikleri de dikkate alınarak ilaç seçilir. Doğru ilaç bulunduysa iyileşme hemen başlar ve kısa sürede şifa bulması mümkün kılınır. Homeopati semptomları baskılamaz ve geçici rahatlamalar sağlamaz. Tedavi, hastalığın altında yatan gerçek nedene yönelik yapılır. Homeopatide daha hastalık olmadan vücut savunulmaya başlar. Genlerdeki patolojiler bile temizlenebilir. Homeopatide kalıcı etki çoğu zaman tek doz ilaç kullanımı ile sağlanır. Yalnızca hekimlerin uygulayabileceği homeopati tedavisi kamusal sağlık sigorta kurumlarınca kural olarak öngörülmediği halde, bu sigorta kurumlarının yarıdan fazlası seçilerek yapılmış bazı sözleşmeler dâhilinde “klasik homeopati” tedavi masraflarını üstlenir. Bu sağlık sigortası kurumlarında sigortalı olanlar hekimin uyguladığı homeopatik tedavi masraflarının tamamını karşılarlar.